KAYIP YÜZÜK

Bize kendinizi tanıtır mısınız?

Merhabalar, 1983 Senirkent, Isparta doğumluyum. Evli ve iki oğlan çocuğu annesiyim. 2006 yılında ODTÜ Gıda Mühendisliği Bölümünden mezun oldum. 6 sene özel sektörde çalıştıktan sonra bir kamu kurumunda uzman yardımcısı olarak çalışmaya başladım ve 2016 yılından itibaren aynı kurumda uzman olarak çalışmaya devam ediyorum. Kendimi bildim bileli yazmayı ve çizmeyi hep çok sevdim. Ancak akademik hayat ve sonrasında çalışma hayatı sebebiyle yazmaya ve çizmeye istediğim kadar vakit ayıramadım. İki oğlum da doğduktan sonra onlarla birlikte çocuk edebiyatı tekrar hayatıma girdi ve çocuk kitapları dünyasıyla tanıştım. Çocukluğumdan beri okumayı hep çok sevdim fakat bizim çocukluğumuzda bu kadar güzel kaynaklar yoktu. Çocuklarla birlikte okudukça daha çok keyif almaya ve daha çok yazıp resmetmeye başladım. Akabinde de çocukluğuma geri döndüm diyebilirim.

Kitap yazma maceranız nasıl başladı?

Çocuklar doğduktan sonra ufak ufak hikâyeler yazmaya başlamıştım. Anılarımızdan esinlenerek yazdığım masallar, çocuklarla yaşadıklarımızı not aldığım günlükler, onların dinlemeyi sevdiği ve yer yer ekleme çıkarma yaptığım çocukluk anılarım… Hem yazıyor hem de çocuklarla birlikte resimler yapıyordum. Üçümüz birlikte uzun süre masa başında resimler yapmaya, onları boyamaya ve bundan inanılmaz keyif almaya başladık. Evimizde neredeyse boş duvar kalmadı. Yaptığım resimler onlar tarafından da büyük rağbet görmeye başlamıştı ve biz geniş zamanlarda çokça üretmeye başlamıştık.

Kitabımda yer alan hikâye ise bir yaz tatilimizde başımıza gelen bir olaydan esinlenerek yarattığım bir kurgu. Bize dair çok fazla öğe barındırıyor içinde ve bu hikâye çok biz. Bu sebeple hem yazmak hem de resimlerini kendim yapmak istedim. Hikâyeyi oluşturduktan sonra çizimlerini yapmaya başladım ve yayınevinden gelen cevap sonrasında boyama çalışmalarımı tamamladım.

Kitabınızın yayınlanma aşamasındaki deneyimlerinizden söz edebilir misiniz?

Pandemi öncesinde yazdığım ve resmetmeye başladığım bir hikâyeydi esasen. Pandemi ile birlikte üzerinde biraz daha çalışma fırsatı bulabildim ve bu dönemde çok fazla resim yapabildim. Resimleri tamamlayıp hikâyeyi de kafamda iyice kurguladıktan sonra yayınevine gönderdim ve kısa surede aldığım cevapla çok mutlu oldum. Basım aşamasına kadar geçen süreçte her şey çok güzel ve hızlı gelişti. İlk kitabım olduğu için bir hayli tecrübesiz ve çokça heyecanlı idim.

Kitabınızın çocuklar açısından en yararlı yönü nedir?

Kitabımdaki hikâye hem gerçek hem de kurgu. Çocukların gözünden eşyaya nasıl bakıldığını, eşyaya verdiğimiz önemden ziyade gerçekte o eşyanın bize neyi ifade ettiğini anlatmaya çalışıyorum bu kitapta ve biz istemedikçe eşyaya ithaf ettiğimiz değerin asla kaybolmayacağını. Çocukluk da gerçekte böyle bir şey aslında, asla kaybolmuyor, bir yere gitmiyor. Daima bize eşlik ettiğini düşünüyorum. Çok kıymetli ve çok sahici. Çocuklarım doğduktan sonra ben de onlar sayesinde çocukluğumu tekrar hatırladım ve o keyifli günlere geri döndüm. İstiyorum ki onlar da bu anların onlara yaşattıklarını daima hatırlasınlar ve ihtiyaçları olduğu her an tekrar tekrar anımsayabilsinler.

Bu kitapta ayrıca çocuklara sunmak istediğim şey, sonsuz ihtimallerin varlığı. Onlara alan açmak ve hayal güçlerini zorlamak istedim. Biliyorum ki bizler yaş aldıkça etrafımıza ördüğümüz duvarlar yükseliyor, kafamızdan geçen ihtimaller de azalıyor. Hâlbuki bu durum sadece kendi kendimize oluşturduğumuz önyargılarımızdan ibaret. Hayat çok geniş, çok büyük ve her daim ihtimaller sonsuz. Çocuklar bunun farkında zaten, kolay kolay inandıklarından vazgeçmiyor, bıkmadan usanmadan sevdikleri ve istedikleri şeyler için didiniyor ve hiç de yorulmuyorlar. “Nasıl olacak?” diye dertlenmiyorlar. Belki yetişkinler için de bunu hatırlatmak istemişimdir.

 

Gülnur Günakan - Yazarın kitapları

Kapat