ALDATMA

Bize kendinizi tanıtır mısınız?

İzmit 1969 doğumluyum. Rahmetli babam sınıf öğretmeniydi. Çok yakışıklı olan babam İzmit’in bir köyünde öğretmenlik yapmaya başlayınca, köyün en güzel kadını olan annemi görür ve evlenirler. (Babam bana benzemezdi çok yakışıklıydı, annem de çok güzel bir kadın… Okul okumamasına rağmen sosyal zekâsı çok yüksekti.) Altı kardeşiz, hepimiz ülkemizin verdiği imkanlarla devlet okullarında okuduk. İlkokuldan sonra Darüşşafaka’yı kazandım ama gönderilmedim. (O sıralar hastalandım.) Ortaokuldan sonra denizcilik okulu elektronik bölümünü kazandım. (Birinci oldum. Hayır hayır büyüklenmeci bir tutum için yazmadım.) Birinci sınıfların başkanı olduğum için yalnızca okuldan benim çıkmama izin veriliyordu. (İşte bunun için yazdım.) Okuldan kaçış sürecim başladı. Beşiktaş caddelerinde ağlayarak, sümüğümü koluma silerek koşuşumu hiç unutmam. Aynı zamanda zanaat okulu elektronik bölümünü kazanmıştım. Sabahtan akşama kadar olduğu için ve annemin “Levent sabahtan akşama kadar yapamaz,” demesiyle düz İzmit Lisesi’ne yazıldım. Üniversiteyi İstanbul Tıp Fakültesinde (Çapa’da) okudum. Uzman hekimliğimi (psikiyatri) Kocaeli Tıp Fakültesinden aldım. Evliyim, 10 yaşında bir oğlum var. Fenerbahçe futbol takımını tutmakla beraber, Beşiktaş, Göztepe, Altınordu takımlarına da büyük sempatim var. (Oğlum Beşiktaşlı.) Aslında nadiren futbol maçı izlememe rağmen bu yıl nedense ailemle bütün son maçları izledik. Kocaeli’de ve iki defa mecburi hizmet dolayısıyla Artvin ve Fatsa’da hekimlik görevimi yaptım. Halen VM Medicalpark Kocaeli Hastanesinde görev yapmaktayım.

Kitap yazma maceranız nasıl başladı?

Kitap okumayı her zaman çok sevdim. İlkokul dahil… Para biriktirip kitap almayı severdim. İlk kitabım 101 Dalmaçyalı’ydı. (İçindeki yabancı isimler nasıl okunur diye sora sora -örneğin Joseph- ablamı sinir hastası yaptım!) En yakın arkadaşıma sahaflardan aldığım Küçük Rus Hikayeleri adında bir kitap hediye etmiştim. (Çok mutlu olmuştu.) Muzaffer İzgü’nün Donumdaki Para kitabı lise de sevdiğim kıza hediyeydi. Yıllarca karikatür dergilerini takip ettim. (Hala ediyorum.) Kitaptan başka hediye bilmediğim için eşime ne alacağımı düşünürken (Sanırım o zamanlar, yani ilk tanışma günlerim, kitap okumadığını söylemişti.) tişört almaya karar verdim. (Hiç beğenmemiş, hiç giymemiş.) Üniversite yıllarında hikayeler yazıp yazdıklarımı hep arkadaşlarıma hediye ettim, onları güldürmek çok hoşuma gidiyordu. Keşke saklasaydım dediğim çok olmuştur. Sonra uzun bir süre ara verdim. Artvin’de hekimlik yaparken iki hikâye yazıp yine hediye ettim. (Son yazdığım üç hikâye sevdiğim kadınlara hediyeydi.) Kitap bastırıp yayınlamayı hiç düşünmemiştim. Psikolog arkadaşım Simge, 2000 liralık altın almış, her sabah “Simoti Haber Ajansı sunar… Altın, euro, dolar şu kadar oldu…” diye telefon etmeye başladım. Sonra bunu niye hikâye yapmıyorum dedim. (İlk defa aşk yok Simge’ye karşı, olsa söylerdim…) Kağıtlara kalemle yazdım. (Bilgisayarda zorlanıyorum, şimdi biraz daha iyi…) Herkesin çok güldüğünü görünce niye bastırmıyorum ki dedim. (O sıralar İzmit’te Aydili Sanat Merkezi’nde ders vermiştim, biz basalım deyince tereddütsüz kabul ettim. (Radyocu, Corona, Aşk ve Hapishane adlı kitap.) Bütün kitaplarımı yakınlarıma ve hastalarıma hediye ettim. Onların gülümseyerek kitaptan bahsetmeleri büyüleyici bir şey. Bir şey eksikti: Aldatma’yı da onlar yayınlasın istedim fakat birçok insan okusun da istedim. (Bu arada arkadaşlarıma kargo ile gönderdim ilk kitabı.) Ve yolum Luna Yayınları ile kesişti.

Kitabınızın yayınlanma aşamasındaki deneyimlerinizden söz edebilir misiniz?

Kitap yayınlama sürecinde birçok yayıncı olduğunu gördüm. Bu beni biraz şaşırttı. Yani parası olan herkes kitap yayınlatabilir gibi geldi. Hatta paketler halinde sunanlar var. Belki de ilk kitap yazanların heyecanını kırmamak için iyi bir şeydir. (Ama paranın göze sokulması da çok hoş değil.) Kitapyurdu gibi kitabınızı bedava basan yerler de var ama seçici değiller ve kitabınızın birçok kitap arasında kendini göstermesi de çok zor. (Bu büyüklenmeci yapıydı:) ) Sonra araştırırken yolum Luna Yayınları ile kesişti. (Yorumlar çok iyi ve güven vericiydi.) Aldatma hikayesini ilk defa Luna Yayınları’na gönderdim, bir diğer amacım ilk kitabımın ikinci baskısının da Luna Yayınları tarafından yapılmasıydı. (Örtülü bir istek mi var, bilemedim.) Arkadaşlarım hikayeleri çok sevmişti ve seviyor. Luna Yayınları’ndan gelecek yanıt benim için çok önemliydi. Yanıt harika ve çok yüreklendiriciydi, çok mutlu oldum. (“Herkese aynı yanıt veriliyor,” ikircikli düşüncesi de vardı.) Varsın herkese aynı yorumlar yapılsın. Luna Yayınları’ndan gelen yanıt son zamanlarda beni en çok mutlu eden yorumdu. Bunun için çok teşekkür ederim. Son kitabım Yetiş Kargo yakında bitiyor, hatta Ayrılma da bitmek üzere. Umarım beraber çalışırız. Luna Yayınları’nın sıcak, disiplinli, güven verici yapısı beni çok mutlu etti. Suphi Bey siz ne dersiniz?

-Ne diyim Levent? Mahvettin beni! Luna Yayınları’nı da buna alet ettin!

Kitabınızın en etkileyici yönü nedir?

Suçla ilgili dizi ve filmleri, (Kitap fark etmez ama Virgina Woolf’un Dalgalar kitabına her sene başlayıp 10. sayfasında bırakıyorum. Jean-Jacques Rousseau’nun Emile adlı kitabının 30. sayfasında Emile kız mıydı, erkek miydi anlayamamıştım. Karamazov Kardeşler’in ilk 50 sayfasında bir ara bayılmak üzereydim. Biraz utanıyorum ama Yaşar Kemal’i de okumak benim için zor. Nobel ödülü alan yazarımız hangi kitabından sonra ödül aldı, bunu çok kimse bilmez: Bu başka bir konu sanırım.) Don Kişot’u, Oblomov’u, çok sevdim.

Kitaplarımı daha çok birinci tekil şahıs üzerinden yazıyorum. (“O gitti,” değil de “Ben gittim,” gibi.) Böyle olunca psikiyatrideki yansıtma savunması ile kendin hakkında da bilgi veriyorsun ve kitap içinde var oluyorsun. Belki önemli bir yanı bu olabilir.

Mizahi kitaplar yazmayı seviyorum; bunun için de kültürümüzü, sanatımızı, tarihimizi iyi bilmek gerektiğini düşünüyorum. (Hah, bir büyüklenme olayı daha!) Yıllar önce Gırgır Dergisi satılınca, SSCB’den Sovyet karikatüristler geldi, mutlaka iyi karikatürcülerdi ama bana dokunamamıştı birçok insana olduğu gibi. Sonra da gittiler. Benim kitabımda kültürel öğeler fazla olmakla birlikte, yalınlık ve güzel mizah da çok fazla, diye düşünerek yazıma son veriyorum. Sevgilerimle…

 

Levent Tukuş - Yazarın kitapları

Kapat